Her yıl Nisan ayının son haftasında kutlanan Aşı Haftasının amacı, her yaştan insanı hastalıklara karşı korumak için aşılamayı teşvik etmektir. Aşılama her yıl milyonlarca insanın hayatını kurtaran en başarılı, etkili ve düşük maliyetli sağlık müdahalelerinden birisidir. Ancak bugün hala dünyada yaklaşık 20 milyon aşılanmamış veya eksik aşılı çocuk bulunmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından bu seneki aşı haftasının teması “Aşılar İşe Yarıyor!” olarak belirlenmiş olup; bilim adamlarından sağlık çalışanlarına, ebeveynlerden topluma, dünyanın her bölgesinde aşının gücüne inanan kahramanlar anılacaktır. Güvenli ve etkili aşılar geliştiren bilim adamları ve araştırmacılar, her çocuğun aşılara eşit erişimini sağlayan politika yapıcılar, aşı uygulamalarını yürüten sağlık çalışanları, çocuklarının aşılanmasını sağlayan ebeveynler birer aşı kahramanıdır.
İnsanlık tarihinde büyük salgınlara ve ölümlere yol açan pek çok hastalık günümüzde aşılamanın bir zaferi ve aşının gücü olarak artık görülmemektedir. Örneğin çiçek hastalığı 1977 yılından itibaren aşılama sayesinde tamamen yok edilmiştir. Hastalık etkeninin yok edilmesi üzerine 1987 yılında çiçek aşısı uygulamalarına ihtiyaç kalmadığından tüm dünyada aşılama durdurulmuştur.
Yine çok önemli bir çocukluk çağı bulaşıcı hastalığı olan poliomyelit (çocuk felci) hastalığına karşı dünya genelinde yaygın aşılama çalışmaları yapılmış ve hastalık yok edilme aşamasına gelmiştir. Ülkemizde son polio vakası 26 Kasım 1998 tarihinde görülmüş, daha sonraki yıllarda poliomyelit vakası tespit edilmemiştir. Ülkemizin de içinde bulunduğu Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölgesi 21 Haziran 2002’de Poliodan Arındırılmış Bölge Sertifikası almıştır.
Maternal-Neonatal Tetanoz Eliminasyonu Programı, 1994 yılında başlatılmış; Nisan 2009’dan bu yana Türkiye yenidoğan tetanozunu elimine etmiş ülkeler arasına girmiştir.
Ülkemizde, 1981 yılında başlatılan aşılama çalışmaları 1985 yılından itibaren “Genişletilmiş Bağışıklama Programı” adı altında sürdürülmektedir.
Şu anda çocukluk çağı aşılama takvimimizde 13 hastalığa karşı (boğmaca, difteri, tetanoz, kızamık, kızamıkçık, kabakulak, verem, çocukfelci, hepatit B, hepatit A, suçiçeği, Hemofilus influenza tip b’ye bağlı hastalıklar ile streptokokus pnömoniya’ya bağlı invaziv pnömokokal hastalıklar) aşı yer almaktadır. Ülkemizdeki tüm çocuklara ve ihtiyacı olan erişkinlere aşılar ücretsiz olarak uygulanmaktadır. Aşılama takvimini tamamlayan bir çocuk; difteri, boğmaca, tetanoz, çocuk felci, kızamık, kızamıkçık, kabakulak, suçiçeği ve aşı ile önlenebilen hastalıklarla oluşan karaciğer iltihabı, karaciğer yetmezliği, siroz ve karaciğer kanserinden, yaygın
verem hastalığından, menenjitten, zatürreden, orta kulak iltihabından ve tüm bu hastalıklar sonucu oluşabilecek sakatlık ve ölümlerden korunmaktadır. Ülkemizde uygulanmakta olan bebeklik ve çocukluk dönemi aşı takvimi, Bağışıklama Bilimsel Danışma Kurulu'nun tavsiyeleri doğrultusunda ve dünyadaki bilimsel gelişmeler takip edilerek oluşturulmaktadır.
Ülkemizde ulaşılan yüksek aşılama oranları ile birlikte aşılama programımızda yer alan tüm aşı ile önlenebilir hastalıklarda önemli düşüşler sağlanmıştır. Örneğin; 2002 yılından bu yana yürütülmekte olan kızamık eliminasyon programı kapsamında gerçekleştirilen yoğun aşılama çalışmaları sonucu kızamık vaka sayılarında önemli bir azalma kaydedilmiştir. Ancak, halen dünyada kızamık virüsü dolaşımı devam etmektedir. 2009 yılından itibaren de özellikle de Doğu Avrupa’dan başlayarak Batı Avrupa ülkelerine sirayet eden büyük kızamık salgınları yaşanmış ve halen yaşanmaktadır. Bu nedenle, virüs dolaşımının devamlılığında rol oynayabilecek olan aşısız veya eksik aşılı tüm çocukların kızamık içeren aşı ile aşılanmaları son derece önemlidir.
Ülkemizde 20 yıldır çocuk felci hastalığı görülmemektedir.
Yine, ülkemizde olduğu gibi dünyadaki pek çok ülkede uzun yıllardır sürdürülen aşılama/bağışıklama programları ile difteri hastalığı da oldukça nadir görülmektedir. Ülkemizde son difteri vakasının görüldüğü 2011 yılından bu yana difteri görülmemektedir. 1990’ların başında Rusya’da ve Doğu Avrupa’da ortaya çıkan salgınların ardından, son zamanlarda bazı Güneydoğu Asya ülkelerinde (Hindistan, Endonezya, Malezya, Bangladeş) ve Güney Amerika bölgesindeki bazı ülkelerde (Haiti, Venezuela, Kolombiya) difteri hastalığı ve hastalığa bağlı ölümler görülmektedir. Hastalık özellikle beş yaş altı aşısız çocuklarda ve eksik aşılı bireylerde ölümle sonuçlanabilmektedir.
Ülkemizde her yıl yaklaşık 1.300.000 bebeğe ve 2.500.000 ilköğretim çağındaki (1. ve 8. sınıflar) çocuğa aşı uygulanmaktadır. Ülkemizde uygulanan aşılar, DSÖ tarafından onaylanan İyi Üretim Prosedürleri kurallarına uygun üretilmiş ve uluslararası referans laboratuvarlarında test edilmiş aşılardır. Ayrıca, aşılar teslim alınıp kullanıma sunulmadan önce Ulusal Referans Laboratuvarlarımızda da test edilerek uygunluğu kanıtlanmaktadır. Aşılar üretim aşamasından başlayıp aşılanacak kişiye ulaştırılana kadar tüm sağlık kuruluşlarında soğuk zincir kuralları ve elektronik takip sistemi içerisinde uygun ısı aralığında korunmaktadır. Aşı nakil araçları, aşı buzdolapları ve soğuk hava depolarının ısıları elektronik ortamda anlık olarak takip edilmekte ve soğuk zincir kırılmaları engellenmektedir.
Son yıllarda tüm dünyadaki toplumlar arasında dini, politik veya coğrafi gerekçelerden bağımsız olarak bebeklik ve çocukluk çağı aşılarını reddetme, aşı yaptırmaya ilişkin tereddütler artmaktadır. Aşılanmamış veya eksik aşılı kişiler nedeniyle; küresel dolanımın artması, göçler, savaşlar vb. nedenlerle, aşı ile önlenebilen bulaşıcı hastalıkların görülme riski yükselmektedir. Dünya Sağlık Örgütü 2019 yılı için öngördüğü on küresel sağlık tehdidinden birisinin “aşı reddi/tereddüdü” olduğunu bildirmektedir. Bu kapsamda tüm dünyada çeşitli adımlar atılmakta ve önlemler alınmaktadır. Örneğin; 2017 yılında İslam dünyasının liderleri Dakar Senegal’de; çocukları bulaşıcı hastalıklardan korumak için aşı yaptırmanın gerekliliğini açıklayan ve aşıların kullanımına ilişkin dini içtihatları ortaya koyan bir belge olan “Aşılama Konusunda Dakar Deklarasyonu ”nu yayınlamıştır.
Aşılama hizmetleri her çocuğun hakkıdır, yüksek aşılama oranlarına ulaşmak başta birinci basamak sağlık hizmetleri ve güçlü sağlık uygulamalarını gerektirir. Rutin aşılama hizmetleri yaşamın başlangıcında sağlık hizmetlerine erişim için en erken temas noktasıdır ve her çocuğa hayatının en erken döneminden yaşlanıncaya kadar sağlıklı bir yaşam şansı sunar.
Aşı; ebeveynlerin sorumluluğu, çocukların ise hakkıdır.